Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Türkiye'de Nepotizm, Gençlik ve Gelecek

Kamu yönetimi, özel sektörden farklı olarak kamu yararını esas alır. Cicero’nun “Salus populi est suprema lex” olarak ifade ettiği, ortak çıkarın en yüksek yasa olması gerektiği, aslında kamu yönetiminin temel prensibidir. Bu prensip, kamu hizmetinin bütün bireylere doğru şekilde, yasalara uygun şekilde sunulmasını içerir. Kamu hizmetini gerçekleştiren kişi veya grupların, özel çıkar sağlamak adına görev ve davranışlarını saptırmaları ise yolsuzluk olarak adlandırılır. Yolsuzlukların önemli bölümü, siyasi otorite kaynaklıdır.   Siyasi otorite kaynaklı yolsuzluklar, iktidardan muhalefete kadar siyasi mekanizmalarının içerisinde yer alanların, yasalara aykırı şekilde her türlü eylem ve politikalarıdır (Berkman, 2009: 22). Nepotizm, bu bağlamda sıkça karşılaşılan yolsuzluk türlerinden biridir. Bazı kaynaklarda kayırmacılık olarak da adlandırılan nepotizmin, gençlerin geleceğe bakışını ne derece etkilediği Türkiye’de sıkça tartışılmakta ve bu yazının da odak noktasını oluşturmaktadır.
En son yayınlar

Türkiye'de STK'ların Özerkliği: Fon Tartışmaları Üzerine Bir Değerlendirme

  Batı’nın siyasi, sosyal ve ekonomik değişimleri çerçevesinde gelişen bir kavram olan sivil toplum; gönüllü, kendi kendini üreten, kendi kendini destekleyen ve devletin resmi örgütlerinin dışında kalan organize sosyal yaşam alanı olarak tanımlanabilir (Ateş ve Nohutçu, 2006:248).Sivil toplum bireysel çıkarlardan çok kamusal amaçları hedefleyen, çoğulcu toplum yapısı ile farklılıkları bir arada barındıran yapıdır. Sivil toplumun iki temel işlevi vardır: İktidarın denetlenmesi ve devletin demokratikleşmesi. Sivil toplum, demokratik kurumların inşasında ve devletin meşruluğunun sağlanmasında bir araç olarak değerlendirilirken, etkin bir yapıya sahip olması durumunda hesap verebilir ve şeffaf bir sistem yaratır (Diamond, 1994:7-11).   Sivil toplum tipolojileri incelendiğinde 4 model karşımıza çıkmaktadır: Sosyal demokrat, liberal, korporatist ve gelişmekte olan ülke modelleri (TÜSEV, 2020: 16). Türkiye’de sosyal hizmetlerin sunumunun kamu ağırlıklı olması, kurumsal kapasitelerin sın

Orman Yangınları Üzerine: Güçlü Devlet

  Devlet, siyaset bilimi disiplini içerisinde tanımı, içeriği, nedenleri, unsurları, kapsamı ve görevleri açısından tartışılan kavramların başında gelmektedir. Devletin tanımına ilişkin bir uzlaşının bulunduğunu söylemek güçtür. Tanımlamaya ilişkin bu farklılıklara rağmen, devlete ait incelemeler modern öncesi dönem ve modern dönem sonrası şeklindedir. Modern öncesi dönemde devlete ilişkin rollerin daha sınırlı olduğunu, modern sonrası dönemde ortaya çıkan ulus devlet modeli ile devletin etki alanın genişlediğini belirtmek gerekir. Modern devlet, meşruiyetin kaynağının seküler olması ve egemenlik anlayışının halka dayanması açısından ön plana çıkmaktadır. Bu açıdan modern devlet, vatandaşlarına karşı sorumlu bir yapı görünümdedir. Peki devlet nasıl tanımlanmalı, ne şekilde ele alınmalıdır? Devlet, her şeyden önce kurumlar kurumudur. Weber’in ifadesiyle “Meşru şiddet tekelini elinde barındıran tek aygıttır.” Belli bir toprak parçası üzerinde bireylerin can ve mal güvenliğini temin ede

Berjer Siyaseti

Siyaset, insanlık tarihinin kaçınılmaz bir pratiğidir. Siyasetin ne olduğu, nasıl tanımlanması gerektiği, kimlerin siyaset yapabileceği noktasındaki tartışmalar yüzyıllardır süregeliyor. Siyasete çeşitli olumlu ve olumsuz anlamlar atfedilir. Ustaca yalan söyleme sanatı, insanları manipüle etme yöntemi, toplumu aldatma biçimi şeklinde olumsuz ve ahlaki değerleri dışlayan siyaset tanımları yapılabileceği gibi toplum faydasına uygun hükmetme sanatı, erdemli bireylerin yönetme eylemleri şeklinde olumlu tanımlamalar da mümkün. Bu iki tanımdan hangisinin tercih edildiğinin, siyasete yüklenilen ilke ve değerlerle ilişkili olduğu kanaatindeyim. Peki bu noktada nasıl bir siyaset tanımı yapılmalı? İnsan eylemleri, doğrudan veya dolaylı şekilde siyasetin bir parçasıdır. Bu durum, siyasetin etik değerleri içermesini zorunlu kılar. Siyaset, erdemli bireylerin toplum menfaatleri için yüksek idealleri olmalıdır. Siyasete yüklenilen tüm ahlak dışı tutumlar, siyasetin ancak kötü bir kopyası olabilir.

Savaşçı Türk Kadınları:Amazonlar

                                           Amerikalı Arkeolog Prof. Dr. Jeannine Davis Kimball, Amazonların Turani soydan geldiğini bilimsel temellendirmelerle belirtmesinin ardından Amazonlarla ilgili çalışma ve tartışmalar farklı bir boyut kazandı.                                                  Amazonlarla ilgili araştırmaları bulunan ve kadın savaşçılara yönelik ilgi ve çalışmaları olan Kimball'ın Pers sanatı konusundaki çalışmaları, bugün Türk dünyasının bilinmeyen bir yönünün daha aydınlanmasına neden oldu. İran'da yaptığı çalışmalarda Sasanilerin atalarının bulunduğu rölyeflere rastlayan Kimball'ın, tasvirlerdeki bazı noktalar dikkatini çekti. Rölyeflerde yer alan kadın savaşçıların varlığı ve orada bu konuyla ilgili edindiği bilgiler neticesinde konunun izini sürmeye başladı. İlk olarak Amerikan-Avrasya Araştırma Enstitüsü ile bu konuda iletişime geçti fakat elde ettiği bilgilerin doğruluğundan emin olmanın ve amazonlarla ilgili bir farklılık yaratmanın yolunun anc