Batı’nın
siyasi, sosyal ve ekonomik değişimleri çerçevesinde gelişen bir kavram olan
sivil toplum; gönüllü, kendi kendini üreten, kendi kendini destekleyen ve devletin
resmi örgütlerinin dışında kalan organize sosyal yaşam alanı olarak
tanımlanabilir (Ateş ve Nohutçu, 2006:248).Sivil toplum bireysel çıkarlardan
çok kamusal amaçları hedefleyen, çoğulcu toplum yapısı ile farklılıkları bir
arada barındıran yapıdır. Sivil toplumun iki temel işlevi vardır: İktidarın denetlenmesi
ve devletin demokratikleşmesi. Sivil toplum, demokratik kurumların inşasında ve
devletin meşruluğunun sağlanmasında bir araç olarak değerlendirilirken, etkin
bir yapıya sahip olması durumunda hesap verebilir ve şeffaf bir sistem yaratır (Diamond,
1994:7-11).
Sivil toplum tipolojileri incelendiğinde 4 model karşımıza çıkmaktadır: Sosyal demokrat, liberal, korporatist ve gelişmekte olan ülke modelleri (TÜSEV, 2020: 16). Türkiye’de sosyal hizmetlerin sunumunun kamu ağırlıklı olması, kurumsal kapasitelerin sınırlılığı, Batı’da yaygınlaşan bağışçılık ve gönüllülük anlayışının STK’lara yayılamamış olması, üçüncü sektör yaklaşımının olgunlaşmaması ve devletin STK’ları kontrol altına alma eğilimi dolayısıyla Türkiye, gelişmekte olan ülke modeli kategorisinde değerlendirilebilir. Köklü bir idari geçmişe dayanan Türkiye’de sivil toplumun sönük kalmasının temel nedeni, aşkın devlet anlayışıdır. Bu anlayış, hizmet sunumunda kamu kurumlarının başat üstlenmesine, sivil toplum kuruluşlarının arka planda kalmasına neden olmaktadır.
(TÜSEV, 2020:16)
Devlet ile birey arasında köprü görevi gören, fren-denge unsuru olarak ele alınan sivil toplum kuruluşları (STK); gönüllü insanların, maddi çıkar göz etmeden kamusal amaç ve hedefler doğrultusunda oluşturdukları organize örgütlenmelerdir. Bu organize yapıların etkinliği, özerk bir yapı ile mümkündür. Sivil toplum kuruluşlarının özerkliği; yasal özerklik, mali özerklik ve idari özerklik olarak ele alınabilir. Türkiye’de STK’ların tüzel kişiliğe sahip olup anayasa ve yasaların yanında kendi iç kurallarını belirleyerek hareket edebilmesi ve kurum politikaları çerçevesinde serbestçe karar alabilmesi dolayısıyla STK’lar belli düzeyde yasal ve idari özerkliğe sahiptir. STK’ların özerklik meselesiyle ilgili temel problemleri, mali yapıdan kaynaklanmaktadır. Bir kuruluşun mali özerkliğe sahip olması için; mali kaynakların çoğunluğunun öz gelirlerden oluşması, öz gelirlerin oranlarını belirleyebilme gücü, merkezi yönetim yardımlarının karşılıksız verilmesi ve gelirlerini serbestçe harcayabilmesi gerekir(Yüksel, 2005: 284-285). STK’ların mali kaynaklarını oluşturabilme ve kullanabilme noktasında birçok sorunla karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Toplumda sivil toplum farkındalığın oluşmaması aidat ve bağışları sınırlı hale getirirken, kamu kurumları tarafından verilen desteklerin yetersiz kalması ile uluslararası fonların farklı şekilde algılanabileceği düşüncesi dezavantaj oluşturmaktadır. Türkiye’de siyasal, sosyal ve ekonomik göstergeler etkin bir sivil toplumun varlığını engellemekte, sınırlandırıcı yasal düzenlemelerin varlığı sivil toplumun gelişimini olumsuz etkilemektedir. Mali yapı, kurumsallaşma ve kapasite sorunları, sivil toplumun gelişimini engellemektedir (Keyman, 2006:67).
Tablo 1: (BCSDN, 2015:54)
Balkan
Sivil Toplumu Geliştirme Ağı tarafından 2015 yılında hazırlanan “Kar Amacı
Gütmeyen Kuruluşların Ekonomik Değeri Raporu: Batı Balkanlar ve Türkiye” adlı
raporda Türkiye’de STK’ların gelirlerinin önemli bir bölümünü, üye aidatları ve
bağışlar oluşturmaktadır. Elbette STK’ların kendi kendini üreten ve toplum
tarafından sağlanan destekler ile çalışmalarını sürdürebilmesi önemlidir fakat
Türkiye’de bağış ve gönüllülük bilincinin yetersiz olması, mali kaynakların
sürdürülebilir olmasının önündeki en büyük engeldir. Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Programı kapsamında 2014 yılında hazırlanan raporda, Türkiye’de yetişkinler
arasında herhangi bir gönüllülük faaliyetinde bulunanların oranı sadece %6,2’dir
ve araştırma kapsamındaki ülkeler arasında Türkiye, sondan ikinci durumdadır (Erdoğan,
Uyan, Yentürk ve Yurttagüler, 2020:2). Bunun yanında TÜSEV’in 2019 yılındaki
raporunda vatandaşların bağış ve yardımları ilgili kuruluşlar aracılığıyla
yapmayı tercih oranı %12’dir (TÜSEV, 2019:30-31). STK’ların ekonomik faaliyetlerden
ele edilen gelirlerinin toplamda %2’ye denk gelmesi, STK’ların toplam istihdam
içerisindeki payının %0,2 olması (BCSDN, 2015: 56) Türkiye’de sivil toplumun
henüz üçüncü sektör olarak algılanmadığının bir göstergesidir.
Türkiye’de
STK’ların gelirlerinin sınırlı olması ve üçüncü sektör olarak faaliyet
gösterememesi dolayısıyla STK’lar, fon ve desteklere ihtiyaç duymaktadır. Türkiye’de
fonlar 5 temel kaynak üzerinden incelenebilir: Vakıflar ve bağımsız kuruluşlar,
büyükelçilikler ve konsolosluklar, kamu kurumları, uluslararası kuruluşlar ve
özel sektör (TASCO, 2015:5-10). Kamu fonları, bakanlıklar ve bağlı kuruluşlar
ile yerel yönetimlerden oluşmaktadır. Kamu fonlarının tarafsız kriterler
doğrultusunda STK’lara dağıtılması önemlidir. Bu noktada kamu fonlarının iyi
uygulanması noktasındaki ilkeler; bağımsızlık, şeffaflık, eşit muamele, serbest
ve adil rekabet, hesap verebilirlik, tarafsızlık, orantılılık ve denetlemedir(TÜSEV,
2020: 22-23).Türkiye’de kamu fonlarının dağıtımına yönelik bütünlükçü yasa veya
stratejinin bulunmaması, fonların şeffaf ve hesap verilebilir şekilde
dağıtımını engellemektedir. Bu durum, STK’lara sunulan fonların, hangi koşul ve
esaslara göre belirlendiği konusunda kamuoyunun bilgi sahibi olmasına imkân
tanımamaktadır (TÜSEV, 2015:98).Kamu kurumları tarafından sunulan fon ve
hibelerin, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde sunulmaması durumunda, STK’larınüzerinde
baskı oluşacak ve iktidardan bağımsız politikalar üretmek güç hale gelecektir. Bu durum, etkin bir sivil toplumun ön koşulu
olan STK’ların özerkliğini kısıtlı hale getirme ve sivilliğini tehdit etme
potansiyeli taşımaktadır.
Türkiye’de
STK’ların aldıkları mali desteklerin belli bölümünü, uluslararası kuruluşlar
tarafından verilen Avrupa Birliği fonları oluşturmaktadır. Bu doğrultuda Ocak
2012’de kurulan Türkiye Ulusal Ajansı, STK’lara çeşitli destek ve hibelerin
aktarılmasında önemli rol oynamaktadır (Ulusal Ajans, 2021).Öte yandan uluslararası
kuruluşlar, fon ve hibeleri doğrudan verebilmektedir. Avrupa Gençlik Vakfı,
Birleşmiş Milletler, Dünya Bankası, Açık Toplum Vakfı, CIVICUS, HeinrichBöll
Derneği ve Acil Eylem Fonu, Türkiye’deki STK’lara fon sağlayan çeşitli
uluslararası kuruluşlardır (TASCO, 2015:5-10). Türkiye’de uluslararası
kuruluşlardan alınan fonlar incelendiğinde göç, LGBTİ+, insan hakları ve
demokrasi, yerel değerler ve çoğulculuk temaları öne çıkar. Bu noktada uluslararası
kuruluşların amacı, sağladıkları fon ve destekler ile farklı ülkelerde
politikalarının yaygınlaşmasını sağlamaktadır.
Uluslararası
kuruluşlar tarafından verilen fon ve destekler, Türkiye’de sıkça
tartışılmaktadır. Geçtiğimiz günler Odatv.com isimli haber sitesinin,
Medyascope ile ilgili “ABD'den aldığı parayı özgür gazetecilik diyerek savundu.”
Başlıklı haberi, Türkiye’de sivil toplumun finansmanı veya fonlanması meselesini
tekrardan gündeme getirdi(Oda TV, 2021). İletişim Başkanlığı’nın uluslararası
kurumlardan fon ve destek alan kuruluşlar ile ilgiliyaptığı açıklama (İletişim,
2021)iktidar tarafından sivil alanın tahakküm altına alınmak istenmesinin bir
göstergesi olarak değerlendirilebilir. Medyascope aldığı fon ve destekleri
şeffaf bir şekilde yıllardır kamuoyu ile paylaşırken bu konunun ayrıca gündeme
gelmesi ve kuruluşun hedef gösterilmesi, Türkiye’de son yıllarda yürütülen tek
tip sivil toplum politikasının bir parçası niteliğindedir. Daha öncesinde Açık
Toplum Vakfı ile ilgili tartışılan “casusluk” iddiaları, komplo teorileri bir
kenara bırakılırsa iddiaların gerçeklik payı da mevcuttur, üzerinden konu yeni
bir hain yaratma operasyonuna dönüşmüştür. Burada mesele Medyascope’un bağımsız
bir kuruluş olup olmadığı değil, sivil alanın baskı altına alınmaya
çalışılmasıdır.Bu gündem ve tartışmalar neticesinde iki konu öne çıkmaktadır:
Birincisi kamu tarafından fonlanan kuruluşların sivilliğini kaybetme
potansiyeli, ikincisi ise uluslararası kuruluşlardan fonlanan kuruluşların
bağımsızlıklarının tehdit altında olması. Kamu fonları ele alındığında devletin,
farklı finansman yöntemleriyle STK’ların kendisine alternatif oluşturmasının
önüne geçme olanağına sahip olması, sivil toplum için ciddi tehlikeler meydana
getirebilir. Demokratik kurum ve işleyişlerin, tam olarak olgunlaşmadığı Türkiye’de
bu durum, STK’ların “sivilliğini” kaybetmeleri ve kamu kuruluşu gibi faaliyet
gösterebileceği tehdidini taşımaktadır.Uluslararası kuruluşlar tarafından
verilen fonlar ise STK’lar açısından bağımsızlığı sınırlandırabileceği gibi
bağımlılık ilişkisi de meydana getirebilir. Türkiye’de STK’ların mali anlamda sürdürülebilir
ve kurumsal yapıya sahip olmamaları, STK’ları uluslararası kuruluşların
desteklerine açık hale getirmektedir. Kamu fonlarının STK’ların “sivilliğini”
ortadan kaldırma ihtimali, uluslararası fonların ise bağımlılık ilişkisi ile “bağımsızlığını”
sınırlandırabileceğinindikkatlerden kaçmaması gerekir.
Fon,
hibe ve desteklerin, hesap verilebilir ve şeffaf yapıda sunulmaması sivil
toplum kuruluşlarının bağımsızlığını ve sivilliğini sınırlandıracaktır. STK’ların
bağımsız ve sivil kalabilmeleri, özerk bir yapıya sahip olmalarına bağlıdır.
STK’ların özerkliğiyle ilgili problemlerin aşılması noktasında öneriler şu
şekildedir (Kopuz,2021:110-112):
-Sivil
alanın güçlendirilmesi ve sivil inisiyatif alanının yeniden tanımlanması.
-STK’ların
üçüncü sektör olarak algılanması ve bu doğrultuda yasal, mali, ve idari
düzenlemelerin yapılması.
-
Sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarını sürdürürken karşı karşıya kaldığı
yoğun bürokrasinin azaltılması, katı kural ve usullere değil, güvene dayalı
sivil toplum yaklaşımının desteklenmesi ve idari özerklik alanının bu
doğrultuda genişletilmesi.
-STK’ların
mali özerkliğinin sağlanması noktasında, STK’ların mali kaynaklarını
oluşturabileceği araç ve imkânların genişletilmesi, engellerin azaltılması,
katı izinlere dayalı yaklaşımın esnek hale getirilmesi.
-
Kamu kurum ve kuruluşları tarafından verilen “karşılıksız” hibe ve desteklerin
artırılması, yaygınlaştırılması, bu sürecin şeffaf ve hesap verilebilir bir strateji
ile gerçekleştirilmesi
-
Uluslararası destek ve hibelerin, STK’ların bağımsızlığını sekteye uğratmaması
adına denetlenmesi
-
Kamu – Özel – STK arasında ilişkilerin güçlendirilmesi, bu konudaki proje ve
çalışmaların yaygınlaştırılması, aracı mekanizmaların etkin hale getirilmesi
Türkiye’de STK’ların özerk bir yapıya kavuşturulması; sivil alanı genişletecek, birey-devlet ilişkilerini güçlendirecek, güçlü toplum anlayışı ile demokrasinin kurumsallaşmasına katkı sağlayacaktır. Fon tartışmaları çerçevesinde değerlendirildiğinde şeffaf ve hesap verilebilir strateji, üçüncü sektör anlayışının olgunlaşması ve çoğulcu sivil toplum yaklaşımı ileSTK’ların sivilliğini ve bağımsızlığını tehdit etmeye yönelik ihtimaller bu şekilde en aza inecektir.
KAYNAKÇA:
Ateş,
H. ve Nohutçu, A. (2006). Kamu Hizmeti Sunumunda Gönüllü Kuruluşlar ve Devlet. Sosyal
Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 6(11), 244-276.
BCSDN.
(2015). Kar AmacıGütmeyenKuruluşlarınEkonomik DeğeriRaporu: Batı Balkanlar ve
Türkiye.
Diamond,
L. (1994). RethinkingCivilSocietyTowardDemocraticConsolidation. Journal of
Democracy, 5(3), 4-17.
Erdoğan,
E., Uyan, P., Yentürk, N. ve Yurttagüler, L. (2020).Türkiye’de Gönüllülük:
Deneyimler, Sınırlılıklar ve Yeni Açılımlar. İstanbul: Bilgi Üniversitesi
Yayınları.
Keane,
J. (1999). CivilSociety: OldImages New Visions. Oxford, Cambridge:
PolityPress.
Keyman,
F. (2006). Türkiye’deSivil ToplumunSerüveni:İmkânsızlıklar İçindeBir Vaha.
Sivil Toplum Geliştirme Merkezi.
Kopuz,
E. (2021). Kamu Politikası Aktörü Olarak Türkiye’de Derneklerin Özerkliği.(Yüksek
Lisans Tezi). İstanbul Medeniyet Üniversitesi.
İletişim
Başkanlığı. (2021). Erişim Adresi: https://www.iletisim.gov.tr/turkce/haberler/detay/iletisim-baskani-altundan-bazi-medya-kuruluslarina-yabanci-ulkelerden-fon-saglandigina-dair-haberlere-iliskin-aciklama
(Erişim Tarihi: Ağustos, 2021)
Oda
TV. (2021). Erişim Adresi: https://odatv4.com/guncel/abdden-aldigi-parayi-ozgur-gazetecilik-diyerek-savunduabdden-aldigi-parayi-ozgur-gazetecilik-diyerek-savundu-206422
(Erişim Tarihi: Ağustos, 2021)
TASCO.
(2015). Türkiye’de Sivil Toplum Kuruluşları İçin Fon Rehberi.
Türkiye
Ulusal Ajansı. (2021). Erişim Adresi:https://www.ua.gov.tr/kurumsal/baskanlik/(Erişim
Tarihi: Ağustos, 2021).
TÜSEV.
(2015). Sivil Toplum İzleme Raporu 2013-2014.
TÜSEV.
(2019). Türkiye’de Bireysel Bağışçılık ve Yardımseverlik Raporu.
TÜSEV.
(2020). Sivil Toplum Kuruluşlarına Yönelik Kamu Fonları: Standartlar ve İyi
Örnekler.
Yüksel,
F. (2005).Yerel Özerklik Kavramı Üzerine Bir İnceleme. Ankara: Nobel
Yayınları.
Yorumlar
Yorum Gönder